Çemberlerin Dansı Tango

Hayatın ta kendisidir tango. Önce kendi alanını belirlersin, sonra partnerinin alanını öğrenirsin. Girmeden onun alanına ve sokmadan onu kendi alanına, aynı birbirlerini kesen iki çember misali başlar çemberlerin dansı.

Tango hem tek başına bir olmaktır hem partnerinle bir olmaktır.
Kendini olduğun gibi ifade etmektir tango, başkasını olduğu gibi kabul etmektir.
Partnerin geriye doğru adım atarken öğrenir kendine güvenmeyi; o kendine güvendikçe sen de güvenilir olmayı öğrenirsin. Temelinde bu var tangonun: güven ilişkisi.
Doğru iletişimin temelidir tango. Anlatmak için söze ihtiyacın yoktur. Her şeyi duyguların enerjisiyle anlatırsın, o da aldığı enerjiyle cevaplar seni.
Her şey hissettiğin gibidir tangoda, akar kendiliğinden…

Yargı yoktur, kibir yoktur, hata yoktur… Yaratıcılık esastır!

Duygular vardır, saygı vardır, hayat vardır tangoda…


BİR OLMAK

Tut partnerinin elini, sarıl ona sıkmadan bedenini,

daya göğsünü onun göğsüne önce kendi kalp vuruşlarını dinle sonra onun kalp vuruşlarını hisset.

Şimdi bekle...

Bak geliyor Tango’nun büyülü tınısı kulaklarına

fakat bekle...

İşlesin içine, enerjin aksın ellerinden partnerinin bedinine

dur bekle yinede...

Zihnin ayıklasın bütün tınıları,

bedenin seçsin ensturumanını

ama sen yine de bekle...

İşte şimdi ruhuna işliyor onu okşuyor

pist ayaklarının altından çekiliyor...

Evet artık bir olmaya hazırsın.

Dalından kopupta süzülerek bir akarsuya düşen yaprak nasıl bırakırsa kendini suyun akışına, sende bırak kendini müziğin,tangonun,hayatın akışına.

Yayın yok.
Yayın yok.